Kendi neslinin en önemli antropologlarından birisi olarak anılan David Graeber, özellikle Madagaskar adasında yapılan araştırmaları ve küreselleşme karşıtı bir aktivist olmasından kaynaklı olarak Yale üniversitesinden atılmasıyla tanınıyor. Bizim gündemimize ise son dönem Türkçeye çevrilen kitabı ” Anarşist Bir Antropolojiden Parçalar” ile girdi. Boğaziçi Üniversitesi yayınlarından çıkan kitabın ana teması, insanın kendi kendini özgür ve tahakkümsüz olarak yönetebileceği bir kuramın var olabileceği üzerine bir tartışma sunuyor.
Graeber kitapta genel olarak antropoloji ve anarşizmin ne gibi bir bağı olabileceğini tartışıyor, bunu yaparken Pierre Clastres, Radcliffe Brown, Marcel Mauss gibi ünlü antropologların yaptıkları çalışmalardan örnekler sunuyor ve antropologların anarşizmle olan yakınlıklarına vurgu yapıyor. Anarşizmi bir inanç biçimi olarak tanımlayan yazara göre anarşizm bir kuram olmasının ötesinde gönüllülük esasının hâkim olduğu, belirli toplumsal kuralların bir bölümünü reddeden, kendiliğinden örgütlenmeye dayalı bir anlayış. Anarşizmin reddeden tavrı ve tanımındaki muğlaklık ve akademisyenlerin son yıllarda yaşanan tartışmaların uzağında kalması anarşizmin bir kuram olarak akademide çok yer bulmamasına neden oluyor. Ancak anarşizm bir kuram olarak akademide yer alabilecekse buna en yakın disiplin olarak da yazar antropolojiyi öneriyor.
[…]
Yazının devamı: Radikal
Yayın Tarihi: 6 Kasım 2012
[button href=”https://www.bounyayin.com/yayin/anarsist-bir-antropolojiden-parcalar/” icon_size=”12″ animation_delay=”0″ class=”” target=”” color=”flat” dimension=”normal” icon=”no-icon” animation=”” animate=”” ]KİTABA GİT[/button]