Esra Özyürek’in Modernlik Nostaljisi başlıklı kitabı bu tarz konulara meraklı olanların hiç şüphesiz ki ilgisini çekecek türden bir kitap. Ancak ondan önce kitabın bizzat adı insanda merak uyandırıyor.
Esra Özyürek’in Modernlik Nostaljisi başlıklı kitabı bu tarz konulara meraklı olanların hiç şüphesiz ki ilgisini çekecek türden bir kitap. Ancak ondan önce kitabın bizzat adı insanda merak uyandırıyor. Merakı uyandıran da modernlik ile nostalji kavramlarının nasıl olup da bir araya gelebildiği meselesi. Özyürek kitabının girişinde kitabı yazma amacının insanlarla bir bağ kurmak olduğunu söylüyor. Bu tarz bir çabanın hayatındaki en anlamlı ilişkileri kurmasına veya mevcut ilişkilerini dönüştürmesine vesile olduğunu belirttiği çalışmasında Türkiye’de hemen herkesin üzerine konuştuğu ancak bir türlü anlamlandıramadığı veya nereye oturtacağını bilemediği bir konuyu mercek altına alıyor. Yani Kemalizmi. Daha kapsamlı bir şekilde ifade etmek gerekirse, Kemalizmin ortaya çıkışından bugüne kadarki serüvenini değişen koşulların ışığında inceliyor.
En başta da vurgulandığı üzere kitabın adı dikkatlerden kaçmayacak bir özgünlüğe işaret ediyor açıkçası. Bu adın oluşumu, kuramsal yapının nasıl kurgulandığının okuyucuya aktarıldığı ilk bölümde tarihsel akışla paralellik arz edecek bir tarzda ortaya konuluyor. Türkiye’nin bu sürece girmesi her şeyden önce yazarında özellikle vurguladığı gibi devlet ideolojisinin özelleşmesiyle birlikte başlıyor. Bir başka şekilde ifade etmek gerekirse elimizdeki kitap toplumunun bazı kesimlerinin devletin kurucu ilkeleri ve sembolleriyle girdiği ilişkinin nasıl gerçekleştiğini son dönemde ortaya çıkan yeni ve özgün gelişmeler üzerinden incelemeyi amaçlıyor. Tamda bu noktada filmi biraz geriye sarmak gerekiyor. Dünyadaki pek çok örneğinde olduğu gibi Türkiye’nin de siyasal ve toplumsal yaşamında önemli kırılmalar meydana geliyor şüphesiz ki. Değişen koşullar ve ortaya çıkan yeni gelişmeler toplumun kimi kesimlerinde farklı yansımalar yapıyor.
Mutlak ilerlemeci anlayış doğrultusunda kurgulanmış olan modernliğin en baştaki tasavvurlarının bir müddet sonra sonuçları itibarıyla farklı yansımalara yol açması söz konusu kırılmaların en önemli nedenleri arasında yer alıyor. Bu gerçeklikten hareketle modernleşmeci projelerin daha iyi, daha özgür ve daha gelişkin bir hayat oluşacağı yolundaki varsayımlarının gerçekleşmemesi gözlerin geçmişe dönmesine ve nostaljinin ortaya çıkmasına yol açıyor. Sonuçta vaatlerinin boşa çıktığı düşünülen modernleşme projelerinin sebep olduğu hayal kırıklıkları nedeniyle çarenin bir tür asr-ı saadet anlayışıyla ilk zamanlara dönerek aranması söz konusu oluyor. Ancak bu gerçekten yola çıkarak ütopyaların berhava olduğu 21. yüzyılda ortaya çıkan nostaljik duruşun nasıl izah edilmesi gerektiğiyse zor bir soru olarak karşımızda duruyor. Elimizdeki kitap işte bu sorunun bir cevabının olup olmadığını da bulmaya çalışıyor.
Piyasa güdümlü projeler
Piyasa güdümlü modernleşme projeleri için her nesne pazara taşınabilecek ve metalaştırılacak özelliklere sahiptir. Zaten kapitalizmin son aşamasının varlığını sürdürebilmesi de bu anlamda yeni tüketim metalarının yaratılmasına ve piyasaya sürülmesine ihtiyaç duymakta. Biraz önce vurgulandığı üzere yaşanan hayal kırıklıkları nedeniyle geçmişe duyulan özlem bir noktada ulusal geçmişe ait malzemeyi metalaştırmak için hazır bekleyen piyasa gerçeği ile bütünleşebilme fırsatını kolaylıkla yakalayabiliyor.
[…]
Yazının devamı: Radikal
Yayın Tarihi: 30 Mayıs 2008
[button href=”http://www.bounyayin.com/yayin/modernlik-nostaljisi/” icon_size=”12″ animation_delay=”0″ class=”” target=”” color=”flat” dimension=”normal” icon=”no-icon” animation=”” animate=”” ]KİTABA GİT[/button]