Ek bilgi
Yazar: | |
---|---|
Sayfa Sayısı: | 179 |
ISBN No: | 9789755181424 |
Yayın Tarihi: | 2000 |
Boyutlar: | 21 cm x 13,5 cm |
“…Türkiye hâlâ yükseköğretime milli gelirinin %1'ini dahi ayırmayan bir ülke. Bütün toplam eğitim harcamaları, kamusal eğitim harcamaları olarak, milli gelirin %4'ünün altında kalıyor. Bu durumun çok ciddi bir sorun olduğu aşikar. Dolayısıyla, nitelikten ciddi bir kayba uğramaktayız. Bu kayba uğradığımızı bazen farkediyoruz, bazen farketmiyoruz. Politikacılara ve topluma ise bu sorunumuzu yansıtamıyoruz. 1998-99 öğretim yılı başlarken üniversitelerimizdeki en önemli sorunu biz üretkenlik olarak görmekteyiz, kalite olarak görmekteyiz. Dolayısıyla, sistemimizde ölçme ve değerlendirmeye daha fazla yer ayrıması gerektiğine inanıyoruz. Sistemin daha katılımcı ve daha saydam olması gerektiğine inanıyoruz ve bu sistemde saydamlıkla, katılımla birlikte, özellikle siyasi otorite karşısında, daha fazla özerklik ihtiyacı olduğu kanısındayız…”
-Prof. Dr. Burhan Şenatalar-
D&R'DAN SATIN AL IDEFIX'TEN SATIN AL
Dünya ekonomisinin ağırlık merkezi son yıllarda Çin’ın hızlı büyümesi neticesinde Doğu Asya’ya doğru kaymaktadır. Oysa Çin’den çok önce Japonya, ardından Kore, Tayvan, Singapur ve Hong Kong gibi yeni sanayileşen ülkeler ve son olarak da Güneydoğu Asya ülkeleri hızlı kalkınma deneyimi geçirmişlerdi. Bunların ilki olan Japonya’nın 1990’ların başlarında, diğerlerinin ise 1990’ların sonlarında yaşadıkları büyük krizlerin ardından ekonomilerindeki hızlı büyüme durmuş ve ılımlı büyüme oranlarına dönüşmüştür. Buna karşın Çin, son dönemde yavaşlayan büyüme hızına rağmen bölgenin önemli bir ekonomik ve siyasi aktörü olarak konumunu güçlendirmiştir.
Dünyada önemli bir yere sahip olan Doğu Asya ülkelerinin politik ekonomileri, bölgedeki ülkelerin arasındaki ekonomik ve politik dengeler ve Türkiye’nin bu ülkelerle ilişkileriyle ilgili konularda ekonomi, işletme, tarih ve uluslararası ilişkiler uzmanlarının katkıda bulunduğu bu kitap Türkiye’de az sayıda bulunan Doğu Asya hakkındaki özgün çalışmalardan biridir. Doğu Asya’yla ilgilenen araştırmacılar, akademisyenler ve öğrenciler için bu kitap önemli bir kaynak niteliğindedir.
D&R'DAN SATIN AL IDEFIX'TEN SATIN AL
Dünyadaki ilk örneklerinden yaklaşık 400 yıl sonra, 1994’te kurulan Türkiye Bilimler Akademisi, evrensel akademik değerler, ilkeler doğrultusunda şekillenmiş bir kurum yaratmayı hedefleyen bilim insanlarını bir araya getiren önemli bir girişimdir. 2000’de Akademi’nin başkanlığına seçilen Engin Bermek, sekiz yıllık görev süresini merkeze alan çalışmasında Türkiye’de ve dünyada bilim dünyasının girdiği yeni döneme, ortaya çıkan arayışlara ve düşünce akımlarına ışık tutuyor. Dönemine ilişkin özeleştirel değerlendirmeleri, Akademi benzeri bilim kurumlarının yapılanmasında, izleyeceği politikalarda ve etkinliklerinde yol gösterici nitelikte.
Bermek, Akademi’nin kuruluş aşamasından başlayarak, kendi döneminde yürüttüğü faaliyetlere ilişkin ayrıntılı bilgi verirken, evrim konusunda aldıkları tepkilerden, evine düzenlenen bombalı saldırıdan ve Akademi çevresinde yaşanan belli başlı çatışmalardan bahsettiği bölümlerde dönemin genel atmosferini de çarpıcı bir biçimde yansıtıyor.
Öznel görüşleri ile kurumun faaliyetlerini dengeli bir biçimde ele alan Engin Bermek, bugün artık özerkliğini yitirmiş olan Akademi’nin 18 yıllık tarihini, yaptığı gözlemlerden ve dünya akademilerinin temsilcileriyle yaşadığı deneyimlerden yararlanarak sunuyor. Türkiye’nin Bilim (Akademisi) Sınavı, siyasal erk ile bilim arasındaki ikiliğin bilimsel yapılara verdiği zararı, günümüzde kurumların içinde bulunduğu durumun toplumun geldiği noktayı yansıttığını apaçık ortaya koyuyor.
D&R'DAN SATIN AL IDEFIX'TEN SATIN AL
Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki resmi ilişkiler 1971 yılında tesis edilmiş olsa da Türkler ile Çinliler arasındaki ilişkiler yüzyıllar, hatta binyıllar öncesine dayanıyor. Ne var ki kısa bir süre öncesine kadar, Türkiye ile Çin birbirlerine hem fiziksel hem de düşünsel olarak bir hayli uzakta dururken, son dönemlerde bir yakınlaşma olduğunu ve ilişkilerin her alanda hızla geliştiğini görüyoruz. Ancak bizler Çin’i ne kadar tanıyoruz?
Çin ile ilgili olarak ülkemizin ihtiyaçlarına yönelik bilgi üretme konusunda henüz istenilen aşamaya gelemediğimiz bir gerçek. Üniversitelerimizde Çin üzerine uzmanlaşan öğretim üyesi ve araştırmacıların sayısı parmakla sayılabilecek kadar az. Farklı disiplinlerden akademisyenleri bir araya getirerek, Türkiye ile Çin arasındaki ilişkileri farklı açılardan ele alan bu kitap, Çin’e odaklanan genç akademisyenler ile duayen hocaları buluşturan bir çalıştayın ürünü olarak ortaya çıktı.
Yeni çıkan kitaplardan, özel indirimlerden haberdar olmak için bültenimize üye olun.
© 2017 - Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi. Tüm hakları saklıdır.
Send this to friend